|
![]() |
|||
Bazen yaşamak için neden bulamıyorum. Biliyorum, genelde normal görünüyorum dışardan, anlatsam anlamazlar. Ruhum ağır geliyor artık, taşıyamıyormuşum gibi ve buna dayanamıyorum. Hayatım kaybetmekle, becerememekle, sıkılmakla, çabalayamamakla geçiyor ve en ufak bir beklenti zerreciği taşımıyorum artık hayata dair. Taşıyamıyorum. Nasıl her günüm birbirinin aynı, nasıl mutsuzsa bundan sonrakiler de farksız olacak. Geleceğe baktığımda herkesi hayatını kurmuş, işinin, çoluğunun çocuğunun derdinde; kendimi yapayalnız, sahip olduklarını da kaybetmiş, ölümü bekler, ölüme yalvarır görüyorum. Başım ellerimin arasında, gözüm yerde, nasıl gelip geçtiğini anlayamadığım boş ömrümü düşünerek... Mutlu sonu geçtim, son yok... Bu günlerimi özleyerek anacağım belki de. Bilmiyorum. Olumlu olamıyorum artık. Sadece 'Polyannacılık' gibi geliyor kendime iyi davranmaya çalıştığımda. Gerçekleri gizlemenin bir gereği yok. Herkese karşı saklıyorum zaten, kendime daha dürüst davranmalıyım. Ben dürüst olmasam zaten organlarım zonklayarak hatırlatıyor: 'Acı çektin, çekiyorsun, çekeceksin! Umutlanma artık!' Haklılar da... Hata yapmamayı beceremiyorum ki. Yaptıklarımdan ders almadığım gibi yeni hatalar da geliştiriyorum. Suçu insanlara atmıyorum yani, tamamen benim denge sorunum yüzünden. Mesela insanlara güvenmemeyi başardım ama onun da suyunu çıkardım. Kimse kalmadı etrafımda ve yenilere de kapım kapalı. Arkasında da sandalye var hatta açılmasın diye. Etrafımda da üç duvar... Yani bir kapı, üç duvarla paylaşıyorum hayatımı. Bazen mutlu olduğumda soruyorum kendime neden diye. Neden mutluyum ben şimdi, ne değişti de mutlu oldum bir anda ? Biliyorum anlık bir şey, bir kaç saat içinde geçecek ve bir alacakaranlığın içinde bulacağım kendimi. Ama bir cevap bulmak istiyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum, bulamıyorum. Cezai yaptırımı olan bir şey mutlu olmak sanırım. Yani mutsuzlukla cezalandırılıyorum. Ya da tam tersi, mutluluk bir ceza. Mutsuzluğun cezası anlık, insanı aptala çeviren bir mutluluk. 'Oh, iyi geldi be...' derken tadı damağında kalıyor. Acımtrak bir (u)mutsuzluk yapışıyor dilinin üstüne, emiyorsun ister istemez, tükürük bezlerinden içine akıyor. İliklerine kadar hissediyorsun. Elim kolum bağlı. Ben yön vermiyorum artık. Canımın canı nasıl isterse ruhum ona göre hareket ediyor. Yoruldum artık. Hayatla da ilgilenmiyorum, ruhumla da, canımla da, canımın canıyla da. Nasıl istiyorlarsa öyle olsun. |
|
|||
![]() |